Bu ülke’de ‘ öldürülen gazeteciler günü ‘ var…
6 Nisan ‘öldürülen gazeteciler günü’ nü çoğu insan bilmez ama ölmeye devam ediyoruz.
SERBESTİ GAZETESİ baş yazarı ve yazı işleri müdürü olan Hasan Fehmi 5 nisan 1909 günü 3 arkadaşı ile dolaşırken galata köprüsü üzerinde ittiihatçı’ların fedaileri tarafından kurşunlanarak öldürülen ilk basın şehidimiz !
Hasan Fehmi’den bu yana kimi kaynaklara göre 66 Çağdaş Gazeteciler Derneği kaynaklarına göre ise 78 basın mensubu daha kayboettirildi veya öldürüldü.
Öldürülen gazeteci sayısı net olarak belli olmamak ile birlikte 19 mart 1905 ‘te öldürülen Tevfik Nevzat’ın ölümü ile başlıyor bu ölüm listesi.
Tam sayısı bilinmemekle beraber ‘ öldürülen gazeteciler günü ‘ karanlıkta kalan cinayetlerin , yargılanmamaların bırakın önüne geçmeyi , basın asli görevinden dahi uzaklaştırılıyor , tehdit ediliyor ve sindirilip kan kaybettirerek öldürülüyor.
Son yıllarda ise öldürmekten ziyade öldürmekten beter hale getirilen basın mensupları , ÇGD’ye göre 146 , gazeteciler sendikasına göre ise 156 tutuklu gazeteci var ve bu sayı gitgide yükseliyor.
Cumhurbaşkanı’nın sosyal medya paylaşımına ‘ yaw he he ‘ yazan basın mensubu terörist damgası yiyerek Cumhurbaşkanı’na sözde hakaret iddiası ile gözaltına alınması tüm bu duruma verilebilecek en absürt örnek olabilir.
GÖREV ŞEHİDİ GAZETECİLER
Vatan savunması esnasında hayatını kaybeden asker ve polis mensuplarına şehit denildiğini artık maalesef küçük çocuklar dahi biliyor.
Peki görevi başında iken hayatını kaybeden muhabir , kameraman veya gazeteci için neden şehit denilmiyor veya neden gündeme getirilmiyor.
Şehitlik seviyesi veya derecesini ölçebilen siyasilerimiz sayesinde önde tutulan ve herzaman övdükleri şehitlik mertebesini basın mensuplarına layık görmeyenler boy boy gazeteciler günü kutlama yarışına girmişlerdir bile.
Koltuğunuza kurulup akıllı telefonunuz ile 2 dakikada okuduğunuz haberi size ulaştırmak isteyen gazeteciler , o haber için sıcak veya soğuk demeden çalışıp , yetmedi haberi yazıp ardından size cici görünsün diye montajlayıp ve en önemlisi ise ‘zaten adalet bize yok ‘ diyerek bazı kelimeleri seçerek size ulaştıran basın mensubu ne kadar zaman harcıyor sizce veya bu zaman sizin nekadar umrunzda ?
Sahi kaç öldürülen gazeteci veya düşünürün cenazesine gittiniz kaçında basın susturulamaz dediniz ?
Askerimiz veya polisimizin şehit haberini yazan ve size ulaştıran basın mensubu sayesinde sosyal medyada ‘ şehidin var Türkiye ‘ havasını atabiliyorsunuz veya çok ilgili bir vatansever gibi görünebiliyorsunuz.
Her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakıyor , bir kaç paylaşım ve sahte sözlerin ardından tekrar sosyal medya’da istediğiniz yerden devam ediyorsunuz.
TUTUKLU GAZETECİLER
İnsan hakları evrensel bildirgesini , bazı siyasiler işlerine gelmediği için bu kanun falanca örgütün zamanında bu kararı neden vermedi diyerek ama geçmiş zamanda mağdur olduğu için aynı mahkeme’nin kararını öve öve bitiremeyen ve hukuk dairelerini açıkça uyararak bizden habersiz karar vermeyin mesajı vererek sadece basın’ın değil hukuk’un da öldürülmesini sağlıyorlar.
Mahkeme tarafından beraat ettirilen 21 kişi nasıl oluyosa bir kaç saat sonra başka bir iddianame ile tekrar gözaltına alınabiliyor.
Bu 21 kişiye beraat kararı veren hakim ve savcılar nasıl oluyorsa görevlerinden alınabiliyorlar ve bunu da size ulaştıran yine basın mensubu.
Ekmeğin fiyatından hava durumu’na kadar internet’te arayıp bulduğunuz her bilgi basın mensuplarının eseri ama yine bu da sizin ne kadar umrunuz’da ?
Tabi ya ‘ çalışan gazeteciler günümüz kutlu olsun’….